rms titanic ne demek?

Titanic
Genel Bilgiler
İsim:
Sahibi:
Sicilin bulunduğu liman:
Rotası:
İnşa eden:
Yapılış yeri:
Tersane numarası:
Başlangıç:
Denize indiriliş:
Tamamlanması:
İlk Seferi:
Durumu:
Batış Yeri:
Genel Özellikler
Sınıfı ve Tipi:
Ağırlığı:
Boyu:
Eni:
Yükseklik:
Draft:
İtme sistemi:
Hız:
Kapasite:

RMS Titanic, White Star Line şirketine ait Olympic sınıfı bir transatlantik yolcu gemisiydi. Harland and Wolff (Belfast, Kuzey İrlanda) tersanelerinde üretilmiştir. 15 Nisan 1912 gecesi daha ilk seferinde bir buz dağına çarpmış ve yaklaşık iki saat kırk dakika içinde Kuzey Atlantik'in buzlu sularına gömülmüştür. 1912'de yapımı tamamlandığında dünyanın en büyük buharlı yolcu gemisiydi. Batışı 1.514 kişinin ölümüyle sonuçlanmış ve en büyük deniz felaketlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

Titanic{{'}}in batışının yol açtığı büyük can kaybı oranı birçok nedene bağlanmaktaydı ama zamanla öne çıkan gerçek, geminin herkese yetecek kadar filika taşımıyor olmasıydı. Titanic{{'}}in tam kapasitesi 3,547 kişi olmasına rağmen gemideki filikaların toplam kapasitesi 1,178 kişiydi. Ayrıca kaza sırasında kadınlara ve çocuklara öncelik tanındığı için toplamda ölen erkek sayısı da çok orantısızdı.

Titanic{{'}}in yapımında zamanının mevcut olan en ileri teknolojiler kullanılmıştı. Birçok insan tarafından "batmaz gemi" olduğuna inanılıyordu ve bu inanış batmadan önce bu şekilde tanımlanmış ve lanse edilmişti. Bu derece ileri teknoloji ve eğitimli mürettebata rağmen batması birçok insanı şoke etti. Medya Titanic'in ünlü kurbanları ve batışı ile ilgili efsaneleri sürekli gündeme getirmeye devam etti. Bu tartışmaların sonucu denizcilik kanunun değişmesi oldu.

Amerikan donanmasından emekli Robert Ballard'ın geminin enkazını 1985'te bulması Titanic'e olan ilgiyi artırdı ve bu ilgi günümüze kadar devam etti.

Yapımı

Titanic White Star Line'a ait bir transatlantik gemisiydi, Harland and Wolff tersanelerinde (Belfast, Kuzey İrlanda) üretilmiş ve rakip firma Cunard Line'ın RMS Lusitania ve RMS Mauretania gemileriyle rekabet etmesi için tasarlanmıştır. Titanic'in yanı sıra Olympic Sınıfı kardeşleri de üretilmiştir. Bunlar, ilk üretilmiş olan RMS Olympic, daha sonra üretilecek olan RMS Britannic'ti (diğer adı Gigantic). Gemilerin tasarımcıları ise hem Harland and Wolff ve White Star'da yönetici olan William Pirrie, inşa yöneticisi ile dizayn bölümünün başı Alexander Carlisle ve gemi mühendisi Thomas Andrews'dur. Gemi ayrıca Amerikan yatırımcı John Pierpont Morgan tarafından finanse ediliyordu.

RMS Titanic'in yapımına 31 Mart 1909'da başlanmış ve üzerinde 26 ay boyunca 11.300 kişi çalışmıştır. Geminin gövdesi 31 Mayıs 1911'da suya indirildi ve tamamlanması için bir yıl daha gerekti. Geminin inşası 2 Nisan 1912'de tamamlanmıştır. Titanic 269 m uzunluk, 28.2 m genişlik, 52,310 ton ağırlığa sahipti. Geminin 3 pervanesine güç sağlayan iki zamanlı dört silindir, üç aşamalı, buharlı itici motorlar ve düşük basınçlı türbinler bulunmaktaydı. Bu motorlara 159 kömür fırını tarafından ateşlenen 29 kazan enerji veriyor ve bu da geminin yaklaşık olarak 43 km/s maksimum hıza ulaşmasını mümkün kılıyordu. Gemideki dört bacadan sadece üçü işlevseldi, dördüncü baca sadece geminin daha çarpıcı gözükmesi için eklenmişti. Gemi toplamda 3,547 yolcu ve mürettebat taşıyabiliyordu. Aynı zamanda posta da taşımaktaydı. Adının başındaki kısaltma bunu ifade eder. (RMS - Royal Mail Steamer).

Özellikler

Geminin bulunduğu zamanda, Titanic lüks, zenginlik ve ihtişam konusunda tüm rakiplerinin üzerindeydi. Gemide standart olarak ana güvertede yüzme havuzu, spor salonu, Türk hamamı, hem birinci sınıf hem de ikinci sınıfta kütüphane ve tenis kortu sunulmaktaydı.1. Birinci sınıf ortak odaları çok özel ağaç işlemeciliği, pahalı mobilyalar ve diğer dekorasyonlar ile süslenmişti.2 Buna ilave olarak 'Café Parisien' birinci sınıf yolculara çardak biçiminde dekorasyon ile süslenmiş güneşli veranda altında mutfak hizmeti vermekteydi. Gemi bulunduğu zamana göre gelişmiş teknolojik özellikler ile donatılmıştı. Buhar jeneratörleri tarafından desteklenen geniş bir elektrik altyapısı vardı, elektrik kabloları aynı zamanda elektrik lambalarını besliyordu. Gemi aynı zamanda iki Marconi radyo sistemi ile de donatılmıştı. Vardiya halinde çalışan operatörler tarafından işletilen 1500 watt'lık sistem sabit bir iletişim ve birçok yolcu mesajlarının aynı anda transferine olanak sağlamaktaydı.

Filikalar

Titanic’in tasarım aşamasında, Carlisle Titanic’in filikaları için kullanılacak mataforaların daha yeni ve geniş bir modelini önermişti. Bu sayede Titanic 48 filika taşıyabilecek ve geminin tamamına olmasa bile güvertedeki herkese yetecek kadar filika sağlanmış olacaktı. White Star Line, daha geniş mataforayı kullanmış olsa da yolcuların %52’sinin taşınmasına imkân verecek 16 ahşap filika (1-16) (Bu rakam, bu tonajdaki bir gemi için yasal minimumdu) ve buna ek olarak 4 adet katlanabilir filika (A-D) konulmasına karar verdi. Ticaret kurulunun o zamanki yönetmeliği, 10,000 ton üzerindeki gemilerin en az 155.724 m³ genişliğinde 16 filika taşımasını zorunlu kılıyordu. Yani, gemi yasal olarak gereken filika sayısından daha fazlasını taşımaktaydı. 1894'te değerlendirilebilen en büyük gemi sadece 13.000 tondu ve yönetmelik 1894'ten beri değişmediği için büyük ve geniş gemiler bakımından ayrı bir zorunluluk getirilmemişti. Carlisle, White Star Line yöneticilerinden J. Bruce Ismay ile konuyu resmi olarak tartıştığını söylemiştir. Bruce Ismay ise bunu reddetmiş, böyle bir görüşmenin olmadığını ve kendisine böyle bir uyarının gelmediğini ifade etmiştir.

Olympic ile karşılaştırma

Titanic eski kardeşi RMS Olympic'e çok benzemekteydi. Hacmi ve kayıtlı tonajı daha fazla olmasına rağmen, omurgası Olympic ile neredeyse aynı idi. Bununla birlikte bazı farklılıklar da vardı. En belirgin fark, Titanic{{'}}teki A güvertesinin ön yarısı sürgülü pencereleri olan çelik duvarlarla kapatılmış iken, Olympic{{'}}tekinin komple açık oluşuydu. B güvertesi de Olympic{{'}}tekine göre küçültülmüş, ek kamaralar ve ortak odalar için kullanılmıştı. Olympic inşa edildiğinde Titanic{{'}}in sahip olduğuna benzer bir Cafe Parisien yoktu. Bu özellik 1913'e kadar eklenmedi. Olympic{{'}}te bulunan bazı kusurlar da Titanic{{'}}te düzeltildi. Örneğin geminin arka kısmındaki ses çıkartan birleşme yeri. Titanic{{'}}in A güvertesindeki pencereler daire biçiminde, Olympic{{'}}tekiler ise ovaldi. Titanic{{'}}in kaptan köşkü daha dar ve uzun yapılmıştı. Bu ve diğer değişiklikler yüzünden, kayıtlı fazladan 1,004 gross ton ile Olympic{{'}}ten biraz daha ağır ve ilk yolculuğunu yapacağı 1912'de en büyük gemiydi.

Mürettebat

Kaptan Edward John Smith

Titanic'in batışı ile ilgili olarak, Kaptan Smith'in bir ihmalinin olup olmadığı hususu günümüze kadar tartışılan bir konu haline gelmiştir. Smith'in bu olaydaki ihmaller zincirine katkısı ile ilgili çok fazla iddia mevcuttur, Kaptan tarafında bir zaafiyet mevcut olsa bile aşağıdaki faktörlerde gözden kaçırılmamalıdır.

  • Titanic boyut olarak çok büyük bir gemidir, zamanına göre ciddi teknolojik üstünlüklere sahiptir, kompartımanlar arasında su geçirmez levhalar yerleştirilmiş ve batmaz gemi olarak lanse edilmiştir.
  • Özellikle Atlantik'te kritik mesajlar köprüye iletilememiştir.
  • Titanic'in imal edildiği çelik metallerin çok kırılgan olduğu görüşü de birçok uzman tarafından ifade edilmiştir.

Titanic 'in çarpmasından sonra, Kaptan Smith'in nasıl öldüğüde çok netliğe kavuşamamıştır. Ballard'a göre Titanic filminde de görüldüğü gibi, köprüye gittiği, son emri vermek için beklediği ve Atlantiğin buzlu sularında kaybolduğu söylenmektedir.

Başka bir iddiaya göre ise Kaptan silahını kafasına dayamış ve tetiği çekmiştir. Bu inanılması zor olayın ardından kurtulanlar, kaptan John Smith'in gemi batmadan önce bir çocuğu filikalara kadar götürüp, geri dönerek kaptan köşkünde öldüğü söylenilmektedir.

İlk sefer

Titanic ilk seferine Southampton, İngiltere'den, New York'a doğru 10 Nisan 1912'de hareket edecekti. O gün ilk olarak mürettebat ve ardından yolcular gemiye yerel saat ile 09.30'da alınmaya başlandı. Gemi Southampton'dan öğle üzeri ayrıldı ve ilk sefer Kaptan Smith'in komutasında başladı. New York'a yönelmeden önce ilk olarak Avrupa kıtasındaki yolcuları almak için Manş denizi üzerinden Fransız limanı Cherbourg'a gidecek, daha sonra da Queenstown'a (Birleşik Krallık) uğrayacaktı. Titanic bulunduğu iskeleden ayrılır iken, gittiği güney yolu üzerinde geniş ve büyük buzdağları olduğuna dair bir uyarı aldı. Ancak bu uyarı USN Hydrographic (deniz haritacılığı) bölümüne gitti ve asla köprüye ulaşamadı. Buzdağı uyarıları gün boyunca alınmaya devam etti, ancak bu uyarılar yılın bu zamanları içinde oldukça normal idi. Daha sonra akşam saat 21.30'da, Mesaba gemisi tarafından Titanic'in takip ettiği yolda geniş ve büyük buzdağları olduğu ile ilgili yapılan uyarı, telsiz (Marconi) odasındaki Jack Phillips ve Harold Bride tarafından alınmasına rağmen, bir takım zaaflar nedeni ile köprüye ulaşamadı. Bu zaaflar kısaca geminin iletişim kodlarının girilmemesi olmaktaydı.3 Uyarılar olmasına rağmen, seyir ile ilgili bir değiştirmeye ve yavaşlamayı gerektirecek bir neden yoktu. Titanic'de gözcü olarak üç takım çalışmakta idi, her takım iki kişiden meydana geliyordu ve bu iki kişi iki saatte bir değiştirilmekteydi. Gözcüler köprünün üst kısmında kuş yuvası olarak ifade edilen direğin üzerinde duruyor ve karşıyı sürekli olarak gözetliyorlardı. Başka geceler buzdağının daha önceden görünmesi kesin gibiydi, ancak o gece birçok faktör beraber hareket etmekteydi, ay yoktu, rüzgar yoktu, dürbün yoktu ve buzdağının karanlık yüzü gemiyi karşılıyor idi. Lightoller'in de İngiliz soruşturmasında ifade ettiği gibi "Her şey Bize Karşı İdi."4

Buzdağının görülmesi

14 Nisan 1912 saat 23.39'da (gemideki saat), Titanic, New Foundland'ın Grand Banks güneyi açıklarında seyir etmekteydi. Gözcü Frederic Fleet gemi'nin ön tarafında tam olarak seçilemeyen büyük bir buzdağı fark etti.5 Fleet geminin çan'ını üç kez çaldı ve köprüye telefon etti. Telefona Altıncı subay James Paul Moody cevap verdi. Fleet "Orda biri var mı?" diye bağırdı. Moody "Evet ne gördün?" diye cevap verdi. Fleet "Tam önümüzde buz dağı var!" şeklinde bağırdı. Moody kıdemli ve o anda köprüde sorumlu Birinci subay William Mcmaster Murdoch'u uyarmadan önce "Teşekkür ederim" şeklinde cevap verdi ve telefonu kapattı.

Murdoch'in Emirleri

Kaptan Smith'in durumunda olduğu gibi, Birinci subay Murdoch'in çarpışma sırasında vermiş olduğu emirler ile ilgili de çok fazla iddia ortaya çıkmıştır. Genel olarak kabul görülen, Murdoch'ın "Tam Sancak Tarafı" (Gemi'nin dümenini bir yöne çevirmek için kullanılır.) şeklinde emir vermiş olduğudur. Bu sayede gemi dönecek ve muhtemel bir çarpmadan kurtulacaktı. Kaza sırasında köprüye giren ve birbirlerini gören Dördüncü Subay Joseph Boxhall tarafından, Murdoch'a geminin makine dairesine bağlı telgrafı "Tam tornistan" 'a getirmesi rapor edildi.

Boxhall’ın bu ifadesini makine dairesi yağcısı Frederick Scott yalanlamıştır. Ona göre motor odası telegrafı önce "Dur" işaretini göstermekteydi. Ayrıca Kazan dairesinin çavuşlarından Frederick Barret ise kazan'daki ateş göstergelerinin önce tam da olduğunu daha sonra dur'a gittiğini ifade etmiştir. Tam o esnada veya daha önce Murdoch iskele tarafına tam bir dönüş emri vermiş olabilirdi. (Serdümen subayı Alfred Olliver çarpışma esnasında köprüye doğru giderken bu emri duyduğunu ifade etmiştir.) Burada denenmeye çalışılan ve sağa doğru kalma manevrası olarak bilinen bu hareket, dümen yekesini tamamen sola taşımak bu sayede geminin sağa dönmesini sağlamak ve kalan arka kısmı buzdağından uzak tutmaktı. Yapılan bu manevra gemi'nin arka tarafının buzdağına asla çarpmayacağı konusunda ifade veren diğer mürettabat üyeleri tarafından da desteklenmiştir. Çarpışma esnasında dümende olan dördüncü subay Robert Hichens ve köprüde olup olmadığı tam belli olmayan dördüncü subay Boxhall, her ikisi de Murdoch'in Hichens'e verdiği son emrinin "Tam sancak tarafı!" olduğunu ifade etmişlerdir.

Çarpışma

Fleet'in buzdağını gördükten sonra, gemi'nin ölümcül çarpışmasını 37 saniyede yaptığı tahmin edilmektedir. Gemi'nin sancak (sağ) tarafı buzdağı tarafından yırtılmıştır, omurgadaki birçok noktada bükülmeler olmuş, suyun altında kalan perçinler atmış ve bu sayede beş kompartıman suya doğru açılmış (İleri seviye tank, üç ileri ambar ve kazan dairesi

  1. ve denizin altında kalmıştır. Normal perçinler yani geminin üst tarafındaki perçinler yapım sırasında makineler yardımıyla yerleştirilmiş, ancak geminin deniz altına girecek sancak ve iskele bölümlerine makineler yetişemediğinden perçinler insan gücüyle ve cüruf yardımıyla güçlendirilmiş olsa da fazla cüruf kullanıldığından perçinler daha rahat bir şekilde parçalanmıştır. Çarpmanın tüm etkisi ortalama 10 saniyede tamamlanmıştır. Altıncı kompartımandaki (kazan dairesi) pompalar suyu geldiği hızla geri pompalayabiliyordu. İlk beş kompartıman aşağı yukarı 1.1 civarındaki alandaki küçük oyuklar ile delik deşik olmuştu. Öndeki kompartımanlar doldukça, kompartımanlar arasındaki su geçirmez bölmeler kapatıldı. Titanic su yüzünde dört kompartımanın dolması ile ayakta durabilirdi. Ancak gemi beşinci kompartımanlarınada su alıyordu. Kaptan Smith köprüye varır varmaz, çarpmanın etkisi ile birlikte ekibine her şeyin durdurulması emrini etmişti. Çarpmadan sonraki ilk on dakikada bütün kompartımanlar 4,3 m civarında, Atlantik'in buzlu suları ile doldu. Geminin birinci derecedeki subaylarının incelemesini takiben, gemi mühendisi ve tamircilerinden J. Hutchinson ve Thomas Andrews iki güvertedeki posta odalarınıda içine kapsayan detaylı bir inceleme yaptılar, bu inceleme sonucunda görünen oyduki Titanic batacaktı. Saat gece yarısını vurmadan önce öndeki üçüncü sınıf kısmı suyla dolmaya başlamıştı. Çarpışmadan 25 dakika sonra Saat 00.05'te Kaptan Smith bütün cankurtaran filikalarının örtülerinin açılmasını emir etti;6 beş dakika sonra saat 00.10'da yerlerinden çıkartılmasını ve saat 00.25'te flikaların kadınlar ve çocuklar ile doldurulmasını ve aşağıya indirilmesini emir etti. Saat 00.50'de dördüncü subay Joseph Boxhall ilk beyaz yardım fişeğini ateşledi.

Saat 00.45 - İlk Filika İndiriliyor

Charles Lightoller ölümünden önce bir mülakat vermiş ve ilk filika indirilmeden önce Kaptan Smith ile olan karşılaşmasını açıklamıştır. İfadesinde:

İlk 65 kişi kapasiteye sahip yedi numaralı filika saat 00.45'te sancak tarafından üstünde sadece 28 kişi ile birlikte indirildi. Hemen arkasından 00.55'te altı numaralı filikada yine 28 kişi ile iskele tarafından indirildi. Titanic yolcuları ve mürettebatı ile birlikte 2,228 kişi olmasına rağmen, toplam kapasitesi 1,178 olan 22 filika taşımaktaydı. Numaralar ile isimlendirilmiş on sekiz filika mataforalardaydı (vinç), yandan çadır bezli, harf ile isimlendirilmiş ve katlanabilir dört adet filika ise subay yatakhanesinin çatısına yerleştirilmişlerdi. Filikalar için toplamda yetecek alan gemideki yolcuların ve mürettebatın yarısından biraz daha az idi. Yukarıda da ifade edildiği gibi o zamanlar gereken bot sayısı insan sayısı yerine geminin gros ton ağırlığına göre karar veriliyordu.

Birinci ve ikinci sınıf yolcularının filikalara erişimi bot güvertesine çıkan merdivenler ile daha kolaydı, fakat üçüncü sınıf yolcuları için bu daha zordu. Alt kısımlarda kalan birçok koridor yüzünden filikalara giden yolu bulmak çok zordu. Ayrıca üçüncü sınıfı geminin diğer alanlarından ayıran ve geminin arka kısmından ikinci kısma geçişi sağlayan kapılar kilitliydi. Birinci ve ikinci sınıfın kadın ve çocuklarının birçoğu batış esnasında kurtarıldı, üçüncü sınıfın kadın ve çocuklarında ise durum daha vahimdir, kayıp edilen rakam kurtarılandan daha fazladır.

Bununla birlikte kilitli kapılar bot güvertesi ve F-G güverteleri arasındaki iletişime de engel olmuştu.

Filikalar bot güvertesinde bekleyen kadın ve çocuklar ile birlikte indirilmeli ve sonrasında ise F-G güvertelerinde bekleyen kadın ve çocukları iskelelerden (aralıklardan) almalıydı. Maalesef botlar basitçe ve hiç durdurulmadan suya indirildi. Bununla birlikte üçüncü sınıfında kurtarılma esnasında ayrılması ile birlikte, birinci sınıfta seyahat eden 6 çocuktan 1'i, ikinci sınıfta seyahat eden 24 çocuktan hiçbiri, üçüncü sınıfta seyahat eden 79 çocuktan 52'si hayatını kaybetti.

Saat 01.10'dan beş dakika önce, toplam kapasitesi 65 olan "filika 8" iskele tarafından 28 kişi ile ayrıldı. Aşağı yukarı 10 dakika sonra 9 numaralı filika 56 kişi ile birlikte gemiyi terk etti. Felaketin geri dönülemez noktası gece saat 01.15'te gelmişti, o anda geminin ön tarafında bulunan çapa boşlukları suyun altında kalmıştı. Bu noktadan önce, okyanus suyunun girebileceği tek yer buzdağı tarafından oluşturulan yarıklardı. Deniz suyu geminin çapa boşlukları üzerinden sürekli güç kazanıyordu ve bu güç geminin batma hızını dramatik olarak artırıyordu. Bot güvertesi zaman geçtikçe daha fazla kaotik hale geliyordu. Saat 01.25'te 11 numaralı filika 70 kişilik yolcu ve mürettebatı ile birlikte sancak tarafından indirildi. Ancak filikanın indirildiği yer suyu gemiden dışarıya atmaya çalışan boşaltım pompalarından birine çok yakındı ve bundan dolayı filika denize ulaştığından neredeyse batıyordu.

Tayfalar filikalar denize inmesine saniyeler kala gemiden bir an önce uzaklaşabilmek için kürekleri çekmeye başlıyordu. On dakika sonra Filika 13 70 kişiyle ve Filika15 40 kişiyle indirildi. 13 numaralı filikaya başka kişiler Boşaltma borusundan atılan su, hızla indirilen 15 numaralı filikanın altında duran 13 numaralı filikanın arkasından ittirdi. Tayfalar suya indirilen 13 numaralı filikanın iplerini çılgınca kesiyorlar ve yönünü değiştirebilmek için manevra yapıyorlardı. Aynı esnada filika 14 içindeki 40 kişi ile birlikte beşinci subay Harold Lowe'in yönetiminde iskele tarafında alçalmaya başladı. Filika alçalmasını devam ettirirken, Lowe filikaya yan taraflardan binmeye çalışanları korkutmak ve kalabalığı kontrol etmek için, filikada bulunanlarında baskısı ile yaralanmaya sebep olmadan silahı ile havaya üç uyarı ateşi açtı.7 Saat 01.35'te Filika 15 ve 16 gemiyi 40 kişi ile (Her biri 40 kişi ile) terk etti. ikinci sınıfın bot güvertesindeki bütün filikalar gitmişti. Gemide sadece birinci sınıfta olmak üzere toplamda her bir filika 49 kişi olan altı filika kalmıştı, tahminen gemide kalan sayısı ise 1800 olacaktı. Filika 2 ve 4, katlanabilir filikalar dışında gemiden son ayrılacak filikalardı. Filika 2 01.45 civarlarında 40 kişi ile ayrıldı, hemen onu çok yakın olarak on dakika sonra filika 4 40 kişi ile takip etti. Bu filikalar batacak olan gemiye en yakın olanlardandı. Filika 4 gemiden dondurucu okyanusa düşmüş olan insanların bir kısmını aldı. Saat 01.45'te geminin üst güvertesi ve ileri güverte su altındaydı ve ileri A güvertesi gezinti noktası ortalama yüzeyin 3m üstündeydi.

Telsiz operatörleri Jack Philipse ve Harold Syndney Bride tehlike sinyali göndermek ile meşgul idi, mesaj CQD-MGY idi, bunun anlamı batıyorum acil yardıma ihtiyacım var şeklinde idi. Bu çağrıya birçok gemiden cevap geldi, bu gemiler Mount Temple, Frankfurt, ve Titanic'in kardeş gemisi Olympic idi, ama hiçbiri yetişmek için yeteri kadar yakın değildi.

Olympic ortalama 930 km uzaklıktaydı. En yakın cevap veren gemi Cunard Line'dan RMS Carpathia idi, aşağı yukarı 107 km uzaklıktaydı ve ortalama geliş süresi 4 saatti, ancak Titanic için çok geçti.

Titanic'in acil yardım çağrısını karadan iki nokta aldı. Bir tanesi Cape Race'deki radyo istasyonu diğeri ise New York'ta Wanamaker mağazasının tepesinde bulunan Marconi telgraf istasyonu idi. Acil yardım çağrısından kısa bir süre sonra, bu çağrı gemiden gemiye, Halifax'dan New York'a oradan tüm ülkeye yayılmaya başladı. New York'ta insanlar White Star Line'in önünü doldurmaya başladı.

Mount Temple'in Kurtarma Denemesi

Mount Temple ilk acil yardım cağrısını Titanic'e 79 mil uzaklıkta iken saat 00.30'da aldı. Kaptan Moore geminin yönünü hemen çevirip 11.5 knot azami hızla yola çıktı. Saat 04.10 civarlarında Titanic tarafından verilen koordinata ulaştığında ortada herhangi bir gemi veya benzeri bir şey bulamadı. Sonradan ortaya çıkan gerçek ise Titanic'in vermiş olduğu pozisyon gerçek yerinden 12 km uzaklıktaydı. Eğer Titanic o anda doğru koordinatları vermiş olsa idi, Mount Temple muhtemelen RMS Carpathia'dan daha önce varacaktı.

Yakınlarda Duran, Cevap Vermeyen ve Bilinmeyen Gemiler

Titanic köprüsünden, sancak tarafında bulunan bir geminin ışıkları görünebiliyordu, geminin Titanic'e olan ortalama uzaklığı 16–24 km civarındaydı. Bu gemi ne radyo iletişimine, ne de her 15 dakikada bir fırlatılan roketlere cevap veriyordu. Bunun üzerine Boxhall ve levazım subayı George Rowe Titanic'deki lambalar ile karşı gemiye mors kodları göndermeye başladı, ancak bu deneme de sonuçsuz kaldı.

Bu gemi ile ilgili yapılan soruşturmalarda S.S Mount Temple kaptanı Moore ve RMS Carpathia'nın kaptanı Rostron bağımsız olarak ayrı ayrı verdikleri ifadelerde gece karanlığında bu vapurun ışıklarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Ancak her iki kaptanın da aynı geminin ışıklarını gördüklerine dair ortada bir kesinlik de bulunmamaktadır. Buna ilaveten hem Rostron hem de Moore ek kanıt olarak gün ağardığında (15 Nisan 1912) iki direği ve tek bacası olan bir vapuru da gördüklerini ifadelerinde belirtmişlerdir. Bu anılan geminin çok sık olarak adı geçen ve mürettebatı soruşturmaya uğrayan S.S Californian olup olmadığı çok tartışma konusu olmuştur. (S.S. Californian dört tane direğe sahipti.)

Çarpışma gecesi, SS Californian buzdan dolayı ve gece olduğu için durmuştu ancak Titanic'e oldukça yakındı, vapurun telsiz sistemi, operatör gece uyumaya gittiğinden dolayı kapatılmıştı. Titanic'in telsiz sistemi (Marconi) daha önceki günlerde bir hasar görmüş, Philips ve Bride bunu düzeltebilmek için tüm gün boyunca uğraşmışlardı. Bunun sonucu olarak geride gönderilmeyi bekleyen çok fazla sayıda mesaj birikmişti. Philips en yakındaki Halifax istasyonundan güçlü bir sinyal alınca mesajları göndermeye başlamıştı. Californian telsiz operatörü Cyril evans saat 23.00'te yatağa gitmeden önce Titanic'i yollarının üzerinde büyük buzdağları olduğu konusunda hatalı yazılmış bir mesaj ile uyarmaya çalıştı, fakat Cyril, Jack Philips tarafından sürekli kesildi, mesaj hatalı olduğundan kaptan köprüsüne iletilmedi ve geri cevap olarak "Çeneni kapat, şu anda çok meşgulüm ve çalışıyorum" iletildi.

Saat 22.10'da Californian, güneyden gelen bir geminin ışıklarını farketmişti. Kaptan Lord ve üçüncü subay C.V Groves bunun bir yolcu gemisi olduğu konusunda mutabık olmuşlardır. Yukarıda da ifade edildiği gibi durmuş olan Californian, gelen gemiyi buz ile ilgili uyarmaya çalışmış, ancak Titanic'in telsiz operatörü (Jack Philips) tarafından azarlanmıştı. Saat 23.50'de Grove geminin ışıklarının yanıp söndüğünü fark etti, sanki gemi durmuş veya tamamen kapatılmış gibiydi. Kaptan Lord'un emri ile saat 23.30 ve 01.00 arasında mors ışık kodları gönderildi, ancak hiçbirine cevap alınamadı. Daha sonra yapılan soruşturmalarda ortaya çıkan gerçek ise, Mors lambasının maksimum mesafesinin 6 km olduğudur, bu sebepten dolayı Titanic tarafından asla görülemedi. Kaptan Lord saat 23.30'da köşküne istirahat etmek için çekilmişti, ikinci subay Stone görev başındaydı ve saat 01.15'te Lord'u gemi'nin (Titanic) bir tane roket fırlattığına (bunu takiben dört tane daha fırlatılmıştır.) dair uyardı. Lord bu roketlerin bir şirket sembolü olup olmadığını bilmek istedi, bu roketler tanımlama yapmak için kullanılan ve ışık saçan roketlerdi. Stone roketlerin tamamının beyaz olup olmadığı ile ilgili olarak hiçbir fikrinin olmadığını ifade etti. Titanic'in göndermiş olduğu acil yardım roketleri'nin renkleri farklı idi, o zamanlardaki denizcilik yönetmeliğinin eksiklerinden dolayı, Kaptan Lord'un kafası karıştı ve bu roketlerin acil durum roketi olup olmadığını bilemedi. Kaptan Lord ekibine izlemeye devam etmelerini ve diğer vapurlara Mors lambası ile sinyal göndermelerini emir etti ve tekrar yatağına çekildi. Saat 01.50'de üç roket daha görüldü ve Stone gemi'nin suyun içinde ilginç göründüğünü not etti. Saat 02.15'te gemi'nin artık görünmediği konusunda Kaptan Lord tekrar bilgilendirildi. Lord ışıkların herhangi bir renginin olup olmadığını tekrar sordu, cevaben hepsinin beyaz olduğu bilgisini aldı. Birinci subay George Stewart saat 05.30'da telsiz operatörü Cyril Evans'i uyandırdı ve gece boyunca roketlerin görüldüğü konusunda onu bilgilendirdi ve bulabileceği gemiler ile iletişim kurmasını istedi. Frankfurt gemisi Titanic telsiz operatörünün kayıp olduğu bilgisini verdi, bu bilgi hemen Lord'a aktarıldı ve Californian yardım için harekete geçti.

Soruşturmalarda tespit edilen ise Californian Titanic'e olan uzaklığı 31 km civarındaydı. Kaptan Lord roketleri gördükten sonra telsiz operatörünü kaldırabilir ve yardım için hemen harekete geçebilirdi bu sayede yaşanan kayıplar daha az olabilirdi.

Felaket ile ilgili yapılan her iki soruşturmada da SS Californian ve kaptanı Stanley Lord yeterli yardımı yapmadığı için hatalı bulunmuştur.

Saat 02.00 - Dondurucu Okyanus Suyu İleri Bot Güvertesine Ulaşıyor

Felaketin ilk anlarında yolcular sıcak odalarını bırakmak konusunda oldukça isteksiz davranmıştır ve Titanic'i daha güvenli bulmuştur. Bunun nedenleri ile ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan gerçek ise gelen felaketin boyutunun yolcular tarafından çok iyi anlaşılamamasıdır. Gemi mürettabanın felaketin ilk anlarındaki tavırları da bu algıya önemli miktarda katkı sağlamıştır. Çarpışmanın hemen arkasından kazanın boyutları tam olarak bilinemediği ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu için yolcular arasında panik havasına neden olabilecek ifadelerden kaçınılmıştır. Titanic araştırmacıları filikaların ilk başlarda mevcut kapasitesinin çok altında gitmesinin ana sebeplerinden birisini buna bağlamaktadır, araştırmacılar ikinci neden olarak ise, filikaların sağlamlığı konusunda kafalarda oluşan şüphelerin olduğunu ifade etmişlerdir. Filikaların tam olarak doldurulması halinde batabileceği düşünülmüş, hatta birçok yolcunun gemiden atlayıp filikalara binebileceği tahmin edilmiştir. Kaptan Smith aynı zamanda filikaların yarı doldurulup gönderilmesini istemiştir, bu sayede filikalar hemen geri dönüp su üzerinde kalanları kurtarabilecekti. Bir numaralı filika 40 kişi taşıyabiliyordu, ancak Titanic'den 12 kişi ile birlikte ayrıldı. Çıkarılan bir dedikoduya göre Sir Cosmo ve Lady Duff Gordon iki tayfa ve beş ateşciye rüşvet verdiği kendileri ile birlikte, üç tane de arkadaşını gemiden çıkartmasını istediği iddia edilmiştir. Ancak bu söylentinin daha sonra yanlış olduğu ispatlanmıştır. White Star Line'ın yönetici direktörlerinden J.Bruce Ismay 40 kişinin olduğu portatif filika C ile gemiden ayrılmış, hem Amerikan hem de Ingiliz soruşturmalarında bundan dolayı eleştirilmiştir. Diğer yolculardan peder Thomas Byles ve Margaret Brown filikaların içindeki kadınlara ve çocuklara yardım etmişlerdir. Brown son olarak filikaya binmesi konusunda zorlanmış ve kurtulmuştur, ancak Byles kurtulamamıştır.

Zaman geçtikçe geminin okyanusa doğru eğiminin artması ile birlikte insanlardaki endişede artmaya başlamıştı, bazı filikalar daha fazla yolcu ile ayrılmaya başlamıştı. Filikalar doldurulurken kadınlar ve çocuklar ilk olarak filikalara alınıyordu, bu emir Kaptan Smith tarafından verilmişti. Ilk başta düşünülen kadınlar ve çocuklar doldurulacak, yer kalırsa erkeklerde alınacaktı.

Maalesef bazı heyecanlı subaylar erkeklerin filikalara binmesini engellemişti, hatta erkekler için yer olmasına rağmen, silah bile kullanmaktan çekinmemişlerdir.

Çok sık olarak anılan bir slogan ise birinci sınıftaki erkeklerin yaşam oranı üçüncü sınıftaki kadınlardan fazla olduğudur. Bu asla doğru değildir. Resmi kayıtlara göre kurtarılan üçüncü sınıf kadınların oranı birinci sınıf erkeklere göre sayıca çok üstündür. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek ise üçüncü sınıftaki kadınların yarısından fazlası donmuş, birinci ve ikinci sınıftaki kadınların neredeyse tamamı kurtarılmıştır.

Saat 02.05'te dondurucu okyanus suyu köprü altındaki trabzanlara ulaşmıştı, katlanabilir A ve B filikaları da dahil olmak üzere, bütün filikalar indirilmişti. Katlanabilir D filikası ise mataforalardan indirilen son filikaydı ve 02.05'te 44 kişi ile son ayrılan filika oldu. Tüm filikalar içinde toplamda boş alan sayısı 466 olarak hesaplanmaktadır.

02.05 - Pervaneler Ortaya Çıkıyor

Okyanus suyu ilerledikçe, Titanic'in bronz pervaneleri de su yüzünden yukarı doğru yükselmeye başlamıştı. Okyanus suyu ileri bot güvertesini yavaş yavaş dolduruyordu. Kaptan Smith, Harold Bride ve Jack Phillips'i görevlerinden azil etmiştir. Bundan sonra Bride bitişiğindeki yatakhaneden yedek parasını almaya gitmiş, ancak Phillips çalışmaya devam etmiştir. döndüğünde, bir ateşçinin yavaşça ve gizlice Philips'in can yeleğini çalmaya çalıştığını fark etmiş ve ateşçiyi yakalamıştır. Tam o anda üçü de küçük odada boğuşmaya başlamıştır. Boğuşma esnasında Bride ateşçiyi belinden yakalamış, Phillips'de ateşçiye yumruk atmıştır. Her ikisi de o anda suyun odaya girdiğini görüp, şapkalarını alıp çıkmışlardır. Bride katlanabilir B filikasına yardım etmiş, Phillips ise kurtulma ümidi ile geminin arkasına doğru koşmuş ve gözden kaybolmuştur.

Tam o sırada Atlantic’in buzlu sularının ulaştıgı sağ güvertenin açıgında ise iki filika yüzmekteydi. Katlanabilir filika B yukarıdan aşağıya inmiş ve A filikasının yarısı su ile dolmuştu. Kaptan Smith köprüde her zamanki pozisyonunda dikilmekteydi. Gemi batar iken kaptan ya dümenci odasında sıkışıp kalmıştı ya da buzlu suların arasında yok olmuştu. Bu konuda tam bir kesinlik ortaya konulamamıştır. Genel kabul köprüde hayatını kayıp ettiği yönündedir. Su ilerledikçe verdiği ilk önemli hasarlardan biri ilk bacanın devrilmesidir. Baca devrilmesi ile birlikte sancak tarafında kalan köprü kanatlarını parçalamış ve su üzerinde bulunan birçok insanın ölümüne neden olmuştur. Bunların arasında zengin ve meşhurlardan Charles Williams, Hugh McElroy ve muhtemelen John Jacob Astor IV'de vardı. Güvertede bulunan insanlar geminin arkasına doğru bağırıyorlardı veya bir umutla filikalara ulaşabilmek için suya atlıyorlardı. İçeride ise durum daha vahimdi. Su camları kırmaya başlamış ve birinci sınıf merdivenleri yutmuştu. Peder Byles bu son kritik anlarda, çevresindeki insanlar ile birlikte dua okumaktaydı. Tam o esnada bronz pervaneler tamamen ortaya çıkmış ve gemi baş aşağı eğilmişti. Bu arada ikinci baca da yere yuvarlanmış, elektrik sistemi de iflas etmiş ve ışıklar tamamen kapanıp gemi bütünüyle karanlığa bürünmüştü. Kısa bir süre sonra Titanic’in gövdesinin üzerindeki stres (gerilim) artmış ve son iki baca arasından ikiye bölünmüştür. Bölünmeden sonra baş taraf tamamen suyun altına gitmiş, geminin arka tarafı ise tek başına bir süre kaldıktan sonra dikey olarak saat 02.20 civarlarında okyanusun karanlık sularına gömülmüştür.

Gemi tamamen battıktan sonra açıklardan bulunan 18 filikanın sadece 2 tanesi geri dönüp insanları kurtarmaya çalışmıştır. Bunlardan biri olan 4 numaralı filika batış yerine oldukça yakın idi. Bu sayede suda bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır. Kurtarılanlardan ikisi daha sonra ölmüştür. Aşağı yukarı bir saat sonra 14 numaralı filika enkaz alanına tekrar geri gitmiş ve dondurucu su üzerinde bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır. Geride kalan diğer filikaların da bir müddet sonra kurtarma işlemine katıldığına dair ifadeler de bulunmaktadır. Ayrıca su üzerinden kalan insanların can havli ile filikalara doğru yüzerek tırmandığı ve filika üzerindeki insanların ise filikanın batmasını engellemek için su üzerindeki kurbanlar ile mücadele ettiği de kayıtlarda yer almaktadır.

Batışın hemen sonrasında gemi derinlere doğru süzülüyordu ancak iki kısım birbirinden çok farklı batıyordu. Arka taraf yüzeyden 609 m yükseklikte süzülmekteydi ve bir şekilde yavaşlayıp hafifçe iniş yaptı. Baş taraf ise okyanus suyuna şiddetli bir şekilde dalmış, içeride sıkışmış hava büyük bir patlamaya neden olarak gövde üzerinde büyük bir yırtığa neden olmuş ve zemine oturmuştur.

Sonrası

Kurtulanlar, kaybedilenler ve istatistikler

Yaş /<wbr /> CinsiyetSınıf /<wbr /> MürettebatGemideki SayıKurtulan SayısıKaybedilen SayısıKurtarılma OranıKaybedilme Oranı
ÇocuklarBirinci Sınıf65183%17%
İkinci Sınıf24240100%0%
Üçüncü Sınıf79275234%66%
ToplamÇocuk109565351%49%
KadınlarBirinci Sınıf144140497%3%
İkinci Sınıf93801386%14%
Üçüncü Sınıf165768946%54%
Mürettebat2320387%13%
ToplamKadın42531610974%26%
ErkeklerBirinci Sınıf1755711833%67%
İkinci Sınıf168141548%92%
Üçüncü Sınıf4627538716%84%
Mürettebat88519269322%78%
ToplamErkek1.6903381.35220%80%
Toplam1.Sınıf32520212362%38%
Toplam2.Sınıf28511816741%59%
Toplam3.Sınıf70617852825%75%
ToplamMürettebat90821269623%77%
Toplam2224710151432%68%

Titanic{{'}}deki toplam 2,224 kişiden sadece 710 (üçte birden daha az) kişi kurtuldu ve kalan 1,514 kişi öldü.8 Ölümlerin çoğunluğun -2 °C derecedeki su sıcaklığına bağlı hipotermi yüzünden,9 15 dakikadan daha az sürede gerçekleştiği kabul edilmiştir.10

Titanik faciasında yolculuğa geç kalıp, bileti olduğu halde katılamayan tek kişi Türk Tabip Besim Ömer Akalın'dır.11

Titanik Laneti

Titanik'in sulara gömülmesi, hakkındaki "lanetli" söylentilerini de beraberinde getirdi. Basın "Titanik Laneti", olayını hemen White Star Line'ın gemilerini vaftiz etmemeleriyle ilişkilendirdi.

En çok tartışılanlardan biri ise, geminin inşa edildiği şehir olan Kuzey İrlanda'daki Belfast'ın tarikatçı bir şehir olmasıydı. Buna işaret olarak, gemiye verilen "390904" numarasının suya yansımasındaki tersten okunuşunda "No Pope" (Papa yoktur) ifadesi gösteriliyordu. Çünkü bu; aşırı Protestan tarikatçıların Romalı Katoliklere saldırmak ve onları provoke etmek için kullandıkları bir slogandı.

Tabii ki bu hikâye yalnızca bir şehir efsanesiydi. Aslında RMS Olympic ve Titanik'e yarda numarası olarak 400 ve 401 verilmişti. Hikâyenin kaynağı büyük olasılıkla, geminin kömürlüğündeki anti-Katolik graffitiye karşı olan kömürcüler olarak tahmin ediliyor. Bu numarayı da gemide çalışmaya başladıklarında kendilerinin uydurduğu varsayılıyor.

Titanic Orkestrası

Titanic'in batışı esnasındaki etkileyici ve ünlü hikâyelerden birisi de Titanic orkestrasına aittir. Wallace Hartley tarafından yönetilen sekiz üyeli orkestra, yolcuları sakinleştirmek ve daha iyimser tutabilmek için geminin birinci sınıf bölümünde toplanmıştı. Wallace Hartley diğer 7 orkestra üyesine kaçmaları için izin verdi ancak hepsi Hartley ile kaldı. Orkestra daha sonra ilerideki bot güvertesine geçti ve gemi tamamen batarken bile müzik çalmaya devam etti. Gemi battıktan sonra tüm orkestra üyeleri hayatlarını kaybetmiştir.

Orkestranın son çaldığı şarkının ne olduğu hususunda çok fazla spekülasyon ortaya çıkmıştır. Kanadalı Bayan Vera ***, orkestra tarafından çalınan son şarkının "Nearer, my God, to thee" olduğunu iddia etmiştir. Ancak; Walter Lord'un "A Night to Remember" isimli kitabında yazdığına göre ise, Harold Bride gemi batmadan önce çalan şarkının "Autumn" veya "Songe d'Automne," olduğunu iddia etmiştir.

Bride aynı zamanda geminin batışı esnasında orkestraya en yakın kişi olduğunu da iddia etmiştir. Güvenilir bir takım kaynaklara göre Bayan *** geminin batışından 1 saat 20 dakika önce gemiden filika ile ayrılmıştır, bu nedenle son şarkıyı duyması çok mümkün değildi.

Enkaz

Titanic battıktan sonra tüm dünyada şok etkisi yaratmıştır. Özellikle insanların teknolojiye olan güvenleri derinden sarsılmıştır. Yıllarca aranan Titanic enkazı sonunda bir deniz bilimci Robert Ballard tarafından 1985 yılında yani kazadan 73 sene sonra keşfedildi. Titanic 3.657 metre derinlikte yatıyordu. Yani, normal bir denizaltının bu derinliğe inmesi olanaksızdı, çünkü bu derinlikteki basınç değerleri, bir denizaltıyı rahatlıkla ezebilecek güçtedir. Bu noktaya inebilen, özel olarak üretilmiş denizaltı araçları ile dahi Titanic'e ulaşması 2,5 saat sürmektedir.

İlk yüzeysel araştırma sonucu ortaya çıkan şaşırtıcı gerçek Titanic'in arka kısmının pruva kısmından oldukça uzakta, birkaç kilometre ötede, farklı yöne bakıyor olduğuydu. Bu görgü tanıklarının geminin su üzerinde ikiye ayrıldığı ifadelerini doğruluyordu. Görgü tanıkları kazadan sonra, geminin büyük bir gürültü ile son iki bacasından ikiye ayrıldığını ifade etmişlerdir, fakat bunun imkânsız olduğuna inanılmıştır. Arka kısım adeta patlamış gibi etrafa saçılmıştı. Araştırmalara göre arka kısımda kalan hava su basıncına dayanamayıp patlamıştır.

Ballard geminin ilk fotoğraflarını çekmeyi başardı. Böylece tarihçilerin ve bilim adamlarının ilgisini bu dev enkaz yeniden çekmeyi başardı. Titanic'in ilk yayınlanan görüntüleri bütün bilinenleri değiştirdi. Daha sonraki yıllarda geminin iç kısmında araştırmalar başladı ve böylece bilinmeyenler açığa çıkacaktı. Ballard, Titanic'e en ünlü bölümü olan grand staircase yani görkemli merdivenlerinin tepe lombozundan girmeyi başardı. Eskiden geminin en görkemli kısmı olan bu yer, en alt kamaralara kadar çökmüştür. Ballard gemiden yolculara duyduğu saygı nedeniyle hiçbir şey çıkartmamıştır. Fakat araştırma yapmak için demir parçaları ve tartışma konusu olan perçin çivilerini gün yüzüne çıkarmıştır. Perçin çivileri üzerinde yapılan araştırmada bu demirlerin sağlam olmadığı ortaya çıkmıştır. Demirler üzerinde yapılan araştırma ise geminin neden ikiye kırıldığını açıklar nitelikte idi. Bu demirlerin esneme özelliği yoktu...

Geminin kamaralarındaki birçok eşya ilk günkü gibi duruyordu. -Daha sonraki yıllarda eşyalar çıkarılacak ve sergilenecektir.- 77 yıl sonra, Titanic'e gelen ziyaretçi sayısı artmaya başladı. Ballard aralarında film yapımcıları bile olan birçok ziyaretçilerin yasal olarak getirildiğini biliyordu. Hatta gemiye çarptıklarını rapor ediyordu. Araların da bu geminin pruvasında evlenmek isteyenler bile vardı. Hatta gelen birçok deniz altı kaza yaparak Titanic'i yaralıyordu. Ballard bu konuda şöyle söylüyordu; ...korktuğum başıma gelmişti. Titanic'in kalıntılarına saygı gösterilmesi gerektiğini ısrarla vurgulamıştım. Aksine, gemiyi panayırlarda sergilenen hilkat garibelerine çevirmişlerdi. Böylece ABD ve İngiltere Titanic'e ziyaretlerin denetlenmesi hakkında bir anlaşma imzalamıştır.

Sonraki yıllarda yeniden çıkarılan enkaz kalıntıları korkunç bir gerçeği gün yüzüne çıkardı. Gemi bakteriler sonucunda yavaşça adeta eriyordu. Uzmanlara göre, Atlas Okyanusu’nun dibinde yatan enkaz da 15 ila 20 yıl içinde bir bakteri yüzünden yok olup gidecek. Yeni keşfedilen ve pasla beslenen bir tür bakterinin geminin yapımında kullanılan 50 bin ton demiri yavaş yavaş tükettiği ortaya çıktı. Uzmanlar artık saldırgan mikroorganizma gruplarının eninde sonunda gemi enkazının tamamen yok olmasına neden olacağını düşünüyor. DNA teknolojisi kullanılarak tespit edilen bakteri, Titanik’in demir gövdesini kaplayan pas tabakalarının üzerinde bulundu. Halomonas titanicae adlı bakterinin, demiri ve pası tüketerek yaşadığı belirtiliyor.

Sonuç olarak, bilim insanları iki ayrı bölümdeki enkazdan geriye 20 yıl içinde dev bir pas lekesinden başka bir şey kalmayacağına inanıyor. Titanik’teki mikro organizmalara dair Kanada’daki Dalhousie Üniversitesi’nden Dr Henrietta Mann ve Bhavleen Kaur ile İspanya’daki Sevilla Üniversitesi’nden araştırmacıların ortak çalışmasıyla 20 yıllık bir araştırma sonucunda ortaya çıkan sonuç, 1991 yılında alınan örneklerden elde edildi. Uzmanlar Titanic’in metal yüzeyinin çok sayıda mikro organizmaya ev sahipliği yaptığını, bunlar arasında 27 bakteri türünün yer aldığını kaydediyor. Halomonas titanicae adlı bakterinin özellikle demire düşkün olduğu belirlendi.

Titanic’in enkazının korunması şu an için mümkün görünmüyor. Enkaz çıkarma projesi 1986 yılında başlatıldı. Fakat hiçbir teknoloji aracı Titanic'i olduğu gibi su yüzüne çıkartmayı mümkün kılmıyor. Zira gemi çapasına kadar çamura gömülmüş ve baş kısım tek başına 44.000 ton çekiyor. Aynı zamanda geminin en iç kısımlarına işleyen su bu ağırlığın artmasına sebep olmuştur. Titanic enkazı şu anda su altında bulunan en büyük enkaz. Fakat bakteriler yüzünden yakında yok olacağı tahmin ediliyor.

Geminin arka kısmının su yüzeyinde kalktığı görgü tanıkları tarafından doğrulanmıştır. Ancak geminin batmadan önce mi yoksa suyun içinde mi ikiye ayrıldığı konusunda fikir ayrılıkları oluşmuştur. Görgü tanıklarının bazıları geminin henüz su üstündeyken ikiye ayrıldığını, bazıları ise gemiden kopan parçalar olduğunu ancak bir bölünme olmadığını ifade etmiştir. Uzmanların görüşü geminin su yüzeyinde değil de suyun içinde ikiye ayrıldığıdır. Çünkü 269 metrelik geminin enkazı sadece 5 km çapındaki bir bölgeye dağılmıştır. Eğer su yüzeyinde bölünse bu bölge çok daha büyük olurdu.

Popüler kültür

"Titanic" (1953) ABD yönetmen Jean Negulesco, en iyi senaryo Akademi Ödülü adayı"

Titanik (film) (1997), Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet'in oynadığı, Titanic'in ilk yolculuğunu konu alan 11 Akademi Ödülü kazanmış film.

Galeri

<center>

Dosya:The TITANIC LCCN2001704335 Cropped.jpg Dosya:RMS Titanic unpainted.png Dosya:Titanic's propeller shaft installation.jpg Dosya:Last funnel for Olympic leaving shop.jpg Dosya:Titanics skrov.jpg Dosya:Titanic under construction.jpg Dosya:Titanic Sn1912.jpg Dosya:Titanic-Cobh-Harbour-1912.JPG Dosya:B-58.jpg Dosya:R&W Room.jpg Dosya:Olympic First Class Staircase.jpg Dosya:1st Class Cafe Parisien Completed.jpg Dosya:Verandah & Palm Court of SS Olympic.jpg Dosya:Swimming pool of the RMS Olympic.jpg Dosya:1st Class Á la Carte Restaurant.jpg

</center>

Kaynakça

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: rms titanic. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Lord, Walter (2005) [1955]. A Night to Remember. New York: St. Martin's Griffin. ISBN 978-0-8050-7764-3.

  2. Ballard, Robert D. (1987). The Discovery of the Titanic. New York: Warner Books. ISBN 978-0-446-51385-2.

  3. Eaton, John P.; Haas, Charles A. (1994). Titanic: Triumph and Tragedy. Wellingborough, UK: Patrick Stephens. ISBN 978-1-85260-493-6.

  4. Spitz, D.J. (2006): Investigation of Bodies in Water. In: Spitz, W.U. & Spitz, D.J. (eds): Spitz and Fisher’s Medicolegal Investigation of Death. Guideline for the Application of Pathology to Crime Investigations (Fourth edition), Charles C. Thomas, pp.: 846–881; Springfield, Illinois.

  5. Claude A. Piantadosi: The biology of human survival: life and death in extreme environments (2003), ISBN 0-19-516501-2.

Kategoriler